9 Nisan 2010 Cuma

kadınların zevk noktaları


Kadın cinselliği oldukça karmaşıktır ve bu özelliğiyle erkeklerden belirgin şekilde ayrılır. Kadınlar cinsel ilişkide erkeklere göre çok daha fazla seçicidirler ve bir erkeği yeterince tanımadan onunla cinsel bir beraberliğe “sıcak bakmazlar”. Kadınların çoğunun erkeklerden farklı olarak duygusal anlamda “bir şeyler hissetmeksizin” bir erkekle beraber olmaya istekli olmayacakları rahatlıkla söylenebilir.
Melekler Mekanı – kadınlar en çok nerelerinden zevk alır?
Ünlü psikanalist Karen Horney eserlerinde insanın doğasının temelde sevgi veya güç arayışı içerisinde olduğunu ve bir insanın davranışlarını yönlendiren en önemli etkenlerden birinin bu arayışını tatmin etmek olduğunu ima etmiştir. Bu görüşe göre insanların bazıları diğerlerinin kendilerini sevmesine önem verirken, diğerleri sevilmekten çok güçlü olmak peşindedirler. Bu görüşün devamında Horney, kadınların yapısal olarak daha çok sevgi odaklı, erkeklerin ise güç odaklı olduğu görüşünü taşıdığını ifade etmiştir. Yani Horney’e göre kadın için bir erkeğin sevgisini kazanmış olmak ön plandayken, bir erkek için ön planda olan kadının onu güçlü görmesidir.

Karen Horney sevgi ve güç arayışının cinselliğe de yönlendiğini, kadının cinselliği daha çok “seviliyor olmanın” bir ifadesi olarak gördüğünü, erkeğin ise cinselliği “güçlü olmanın, kadına sahip olmanın” bir ifadesi olarak görme eğiliminde olduğunu belirtmiştir.

Cinsel Uyaranlar
Uyaran, beynimizin bilinçli bölgesinde bize bir duygu yaşatan ve bizi belli bir davranışa yönlendiren bir mesajdır. Refleks uyaranlar bizi otomatik davranışlara yönlendirirken karmaşık uyaranlar öncelikle bir “his” yaşamamızı sağlar ve daha sonra bizi harekete geçirir.

Beynimiz çok çeşitli uyaranları algılama yeteneğine sahiptir. Tüm uyaranların ortak özelliği duyu organlarımız vasıtasıyla alınması ve bir kimyasal mesaja dönüştürülerek beynimize aktarılmasıdır.

Gözler, kulaklar, burun, tad alma organlarımız ve cildimizle algıladıklarımız yukarıda anlatılan bir şekilde beynimize ulaştırılır ve bir tepkinin doğmasına neden olur. Sevdiğimiz birinin görüntüsü veya sesi bize daha farklı bir duygu yaşatırken, sevmediğimiz birini görmek veya sesini duymak bize yaşattığı olumsuz duyguyla bizi o kişiden ruhsal veya fiziksel olarak uzaklaşma davranışında bulunmaya yönlendirir.

NLP adı verilen ve son zamanlarda giderek yaygınlaşma eğiliminde olan öğretiye göre insanlar duyularında seçici davranmaktadırlar. Bazı insanlar dokunsal, bazıları işitsel, bazıları ise görsel uyaranlardan daha fazla etkilenmekte ve daha çok etkilendikleri uyaran onlarda daha bariz davranış değişikliği oluşturmaktadır.

Bu görüş cinsel uyaranlara aktarıldığında çıkan sonuç şudur:

Bazı insanlar dokunulmaktan, bazıları cinsel içerikli konuşmalardan ve seslerden, bazıları ise cinsel içerikli görüntülerden diğer uyaranlara göre daha fazla etkilenmekte ve kişinin tercih ettiği uyaran onu cinsel açıdan daha fazla uyarmaktadır.

Bir örnek vererek bu teori daha iyi anlaşılabilir hale getirilebilir: Bir erkek, daha önceden beraber olduğu bir kadını yalnızca sözleriyle etkileyebilmeyi başarmış, bir başka kadın ise ona “dokunulmaktan çok hoşlandığını, ancak sözlerin onu fazla etkilemediğini” söylemiştir. Bu iki kadından ilki duysal yönelimli, ikinci kadın ise dokunsal yönelimli bir kadındır.

Genel olarak söylemek gerekirse erkekler daha çok görsel ve işitsel eğilimli, kadınlar ise daha çok dokunsal ve işitsel eğilimlidir. Kadınlar erkeklerden farklı olarak pornografik yayınları seyretmekten fazla zevk almaz, duygusal olarak “bir şeyler hissettikleri” erkeğin ona temas etmesinden hoşlanırlar.

Kadınların Dokunulmaya Duyarlı Bölgeleri

Sinir uçlarının diğer bölgelere göre belirgin bir şekilde yoğun olması nedeniyle kadınların çoğunda genital bölgenin en duyarlı bölgesi klitoristir ve en güçlü orgazmlar bu bölgenin uyarılmasıyla ortaya çıkar.

Her kadının yapısı diğerine göre farklıdır ve kendini iyi tanıyan bir kadın dokunulduğunda kendisini en çok uyaran bölgeyi iyi tanır.

Kadınların çoğunda memeler, meme uçları, dudaklar ve vajina dokunulmaya duyarlı diğer bölgelerdir. Yine boyun bölgesinde bazı noktalar, kulak memeleri, bacakların iç yüzeyleri ve karın cildi çoğu kadın için cinsel açıdan oldukça uyarıcıdır.

Kadınların sıklıkla işitsel yönelimli olmaları nedeniyle eşleri tarafından kulaklarına fısıldanan güzel sözler de kadınları etkiler.

Kadınların dokunulmaya duyarlı bölgelerini belirlemeleri, cinsel ilişkiye hazırlık aşamasının en güzel şekilde yaşanabilmesi ve kadının cinsel ilişkiye mükemmel bir şekilde hazırlanabilmesinin sağlanabilmesi açısından önemlidir. Her duyarlı erkeğin eşinin dokunulmaktan hoşlandığı bölgeleri iyi bilmesi gerekir.

Bazı kadınların dokunulmaya duyarlı bölgeleri o kadar “hassastır” ki, kadın bu bölgeye uygulanan bir uyaranla orgazm olabilir.

G Noktası ( G Spot)

G noktası, Graefenberg adlı bilim adamı tarafından 1944 yılında tarif edilen ve vajina ön duvarının ortalarında yer alan bir bölgedir.

G noktasının varlığı veya orgazmdaki önemi bazı doktorlar tarafından reddedilmekte, bazıları ise G noktasını vajinal orgazm oluşumunun merkezi olarak kabul etmektedir.

Kadının Ejakulasyonu (Boşalması)

Kadında orgazmı sonrasında bazen aynen erkekteki ejakulasyona (boşalmaya) benzer bir sıvı geldiği saptanmış olmakla beraber bu sıvının aslında idrar olduğu ve kadındaki “ejakulasyon” yani “boşalma” olarak tarif edilen olayın muhtemelen orgazm esnasında idrar kaçağı olduğu sonradan anlaşılmıştır.

Gerçekten de hiçbir idrar kaçırma şikayeti olmayan bir kadında güçlü bir orgazm sonrasında istemsiz idrar kaçağı olabilmektedir.

erken boşalan kadınlar

"Erken gelmek'',''Hızlı boşalmak'' olarak da ifade edilen erken boşalma, cinsel ilişki sırasında erkeğin vajinaya girmeden, giriş sırasında veya hemen girdikten sonra boşalması olarak tanımlanabilir. Söz konusu durumda erkeğin boşalma süresini istemli olarak denetlemesi bozulmuştur. Cinsel olarak sağlıklı erkekte boşalma refleksi üzerinde istemli denetim vardır. Bunun anlamı saatlerce boşalmadan kalmak veya eşinin orgazm olmasını beklemek değildir. Yüksek uyarılma ve haz durumundayken cinsel ilişkiyi sürdürebilme ve istediği zaman boşalabilme demektir. Bir erkek bazen hızlı ve heyecan verici bir boşalmayı tercih edebilirken bazen de beş, on hatta onbeş dakika süren bir ilişki isteyebilir. Bazen eşinin orgazm olmasını beklemeyi tercih edebilir ya da ilişkinin ritmini sadece kendi ritmine göre ayarlamak isteyebilir. Eşinin orgazma ulaşmasından önce ya da sonra boşalmayı dileyebilir. Bunların hepsi normal süreçlerdir. Erken boşalma sorunu olan erkekler ise istemli boşalma kontrolünü bilmezler. Boşalma zamanını seçme şansları yoktur. İsteseler de istemeseler de yüksek uyarılma düzeyine ulaşır ulaşmaz hızla ve istemsiz olarak boşalırlar.

Düzenli cinsel yaşamı olan pek çok çift için erken boşalma bir sorun olarak görülmeyebilir. Esnek bir tutumla erken boşalma durumu ile seks yaşamları arasında bir uyum geliştirirler. Bazı kadınlar erkeğin ritmini yakalamayı öğrenerek daha erken orgazm olabilir. Ya da erkekler eşlerinin sevişmeden zevk almasını sağlayacak değişik teknikler geliştirerek erken boşalmanın sevişmeyi olumsuz etkilemesini önlerler. Öte yandan pek çok başka çift için erken boşalma önce cinsel yaşam üzerinde zamanla da ilişkinin tümü üzerinde olumsuz sonuçlara neden olur. Erken boşalma erkekte genel özgüven eksikliğine ve yetersizlik duygusuna yol açabilir. Cinsel performansa dair duyulan kaygı sonucu diğer cinsel işlevler bozulabilir. Kişi cinsel ilişkiden kaçınabilir, cinsel isteği azalabilir ve hatta ereksiyon (sertleşme) güçlüğü ortaya çıkabilir. Eşi erken boşalan kadınlar ise eşlerinin erken boşalmayı istemli yaptıklarını düşünüp sevilmedikleri ya da eşlerinin çok bencil olduğu gibi yanlış sonuçlara varabilirler.

Erken boşalma karşımıza birincil veya ikincil şekilde çıkabilir. Birincil olanlar, erken boşalma vakalarının çoğunluğunu oluşturur. Kişinin cinsel hayatının başlangıcından beri erken boşalma sorunu mevcuttur. İkincil tipte ise normal boşalma denetimi varken bir hastalığa veya eşle uyumsuzluğa bağlı olarak sonradan erken boşalma sorunu ortaya çıkmıştır.

Yapılan araştırmalar Cinsel Sorunu olan erkeklerin en sık yakınmasının erken boşalma olduğunu göstermektedir. Toplumda görülme sıklığı ise %30 civarındadır. Yani her 10 erkekten 3'ünde erken boşalma sorunu vardır. Erken boşalmanın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte pek çok psikolojik ve biyolojik kuram söz konusudur. Bunları şu şekilde özetleyebiliriz:

1.Psikodinamik olarak; aşırı narsistik olmak ya da kadınlara karşı düşmanca duygular beslemek.

2.Erken yaşta ve uygunsuz ortamlarda ilk cinsel deneyimini yaşamak. (Örneğin; arabanın arka koltuğunda, genelevde veya anne-babaya yakalanma riskinin bulunduğu koşullarda erkek mümkün olduğunca çabuk boşalmaya odaklanır ve bu alışkanlık haline gelir.)

3.Seyrek cinsel ilişkide bulunmak.

4.İlişki sırasında eşini memnun etmeye aşırı odaklanarak kendi denetimini sağlayamamak.

5.Mastürbasyon yapma, cinsel ilişki kurma ve cinsel fantezilere sahip olma yüzünden aşırı suçluluk duymak.

6.Boşalmayı denetlemek için aşırı kaygı duyarak boşalma üzerinde denetimi tamamen yitirmek.

7.Yapısal olarak kolay uyarılmak.

8.Yapısal olarak penisin uyarılmaya aşırı duyarlı olması.

9.Diğer erkeklerin öğrenmiş olduğu boşalma süresini kontrol etme tekniklerini bilmemek ve kullanmamak.

10.Erken boşalmanın bir hastalık olduğunu bilmemek.

11.Normal boşalma refleksinin organik nedenlerle gelişmemesi veya sonradan bozulması.

12.Eşini sevmemek, eşle anlaşamamak.

Erken boşalma tedavisinin en az 4 bileşeni vardır. Birincisi hastayı bilgilendirmektir. Erkek cinselliği ve boşalmanın denetlenmesi ile ilgili ayrıntılı bilgiler verilir. İkincisi boşalma kontrolünü sağlamak için özel teknikler öğretilmesidir. Üçüncü bileşen eşler arası uyumun sağlanması için eşlerin karşılıklı olarak tatmin olabilecekleri yeni yöntemlerin öğretilmesidir. Son olarak da psikolojik nedenlere yönelik destekleyici psikoterapi uygulanır. Gerekli durumlarda tedavinin bu dört bileşeninden bağımsız olarak ilaç tedavisi de bir yöntem olarak seçilebilir.

erken boşalan erkekler ne yapmalı ?


Cinsel ilişki sırasında, meninin vaktinden önce boşalmasına verilen isimdir. Halk arasında erken boşalma. Tıp dilinde ise ejakulasyon denir. Nedeni çoğunlukla ruhsaldır. Tedaviye sinirleri dinlendirmek, açık havada dolaşmak, sabah akşam ılık banyo yapmak ve hazmı kolay şeyler yemekle başlanır.

Erken Boşalma Tedavileri ve Öneriler
Yüzyılımızın başında dünyanın en önde gelen cinsel bilimcisi olan Havelock ELLIS?in yaşamı boyunca erken boşalma sorunundan kurtulamadığını bilirsek, tedavinin ne denli anlamlı bir süreç olduğunu da görebiliriz.

Erkeklerin boşalmayı kontrol etmeleri tıpkı bisiklete binmek gibidir, öğrenene kadar sıkıntı çekerler ama bir kez öğrendiler mi bir daha unutmazlar
Sonu belirsiz ve zaman sınırlaması olmayan bir cinsel aktiviteye erkekler yönlendirilmelidir. Böylece çiftler arasındaki yakınlık en yüksek düzeye çıkar ve bu yakınlık süreklilik kazanır. Örneğin buz pateniyle dans ederken, buz pistini sınırlayan hiçbir başlangıç ve varılacak son nokta veya bir işaret yoktur. Çiftler özgürce dans ederler. Öemli olan o anı yaşamaktır. Cinsellikte de önemli olan son noktayı düşünmeden telaşsız bir şekilde şimdiye ve duygularımıza yoğunlaşmaktır. Ayrıca yoğunlaşırken bedenimizin serbestçe hareket etmesine olanak tanırsak, cinsellik doğal bir şekilde gerçekleşir. Aksi taktirde “nasıl cinsel birleşme olmalıdır” kavramını tanımlayan toplumun genelinde kabul görmüş cinsel mitlere uygun bir şekilde hareket edersek, ani bir boşalma kaçınılmaz olacaktır. Boşalma bir ateşleme mekanizmasıdır. Ateşleme başladığı zaman hiç kimse hiçbir onu durduramaz, bastıramaz, geciktiremez, denetim altında tutamaz. Yapılması gereken şey, ateşlenme noktasına gelmeden sistemi yavaşlatmak, durdurmak veya kontrol altına almaktır. Bu nedenle erken boşalmanın tedavisinde boşalma süresini uzatmak değil, kişiyi telaşsız bir birleşmenin getireceği sonsuz yakınlık duygusuna ulaştırmak, zamansız bir şekilde cinsel birleşme becerisini ve kalıcı olarak boşalma refleksi üzerinde istemli denetim sağlamayı öğretmek esas olmalıdır. Erkeğin ne kadar sürede boşaldığından çok, boşalmanın istendiği zamanda olması için; düşük uyarım ve heyecan düzeyinde cinsel aktiviteye devam edilmeli, aşırı heyecanlanıldığında sakinleşene kadar beklenmeli ya da yavaşlamalı ve sakinleştikten sonra yeniden cinsel aktiviteye başlanmalıdır. Bu sayede cinsel heyecanı arttırıp azaltma becerisini kazanıp, istemeden doruğa ulaşılan o noktadan uzak durma öğrenilebilir. Ama bu süreç içinde boşalmayı kontrol etmeyi öğrenirken “sabırsız” olunmamalıdır. Çünkü önemli olan heyecan düzeyi arttığında geri çekilmek gerektiğini anımsamaktır. Erken geri çekilmek, geç kalmış olmaktan her zaman daha iyidir. Boşalmayı kontrol etmeyi değil, boşalmanın istem dışı bir şekilde gerçekleştiği kaçınılmazlık noktasına ulaşmamak için heyecan düzeyimizi kontrol etmeyi öğrenmeliyiz. Bu durum üzerinde şelale bulunan bir ırmakta kayıkta kürek çeken bir kişiye benzetilebilir. Tecrübeli kayıkçı ırmağın durgun sularında kalır, şelaleye fazla yaklaşmaz. Tecrübesiz kayıkçı şelaleye fazla yaklaşırsa kayığın üzerindeki kontrolünü tamamıyla yitirebilir. Eğer kayıkçı şelaleyi aşmayı amaçlamıyorsa yani henüz boşalıp orgazm olmak istemiyorsa, deneyimleri ona, ırmağın durgun sularında kalmayı yani heyecan seviyesini kontrol etmeyi öğretecektir. Bu yöntemin, heyecan seviyesini kontrol etme yeteneğini ortaya çıkarıp geliştirebilmek için cinsel aktivitenin yeterince uzatılmasına olanak tanır.












Yapılan araştırmalarda erken boşalan erkeklerin belli karakteristik özellikler taşıdığı görülmüştür. İşte erken boşalan erkeklerin ortak özellikleri:

* Erken Boşalan Erkekler; Hızlı yemek yerler
* Erken Boşalan Erkekler; Hızlı araba kullanırlar
* Erken Boşalan Erkekler; Her konuda aceleci davranırlar
* Erken Boşalan Erkekler; Çabuk sinirlenirler
* Erken Boşalan Erkekler; Kontrolsüz davranışları vardır
* Erken Boşalan Erkekler; Ya çok çabuk güvenirler ya da güven duymada zorlanırlar
* Erken Boşalan Erkekler; Kaygılı ruh halleri vardır
* Erken Boşalan Erkekler; Çocukluklarında babalarıyla sorunları vardır
* Erken Boşalan Erkekler; Çocukluklarında yataklarını ıslatmışlardır
* Erken Boşalan Erkekler; Genellikle eğitim düzeyleri yüksektir
* Erken Boşalan Erkekler; A tipi kişilik yapısına sahiptirler. Yani rekabetçi, sosyal alanda ve mesleğinde hırslı, dakik, güçlü ve etkileyici, sabırsız, aynı anda birkaç iş yapmayı seven, insanlara ve olaylara çabuk sinirlenen, onaylanmayı bekleyen, sorunlu bir dinlenme tarzı olan, daima telaşlı, ev ve iş dışında çok az ilgi alanı olan, duygularını saklayan, kendini ve başkalarını işlerini bitirmeye zorlayan vb. özellikleri vardır.

ereksiyonu uzatmak

Ereksiyon sorunu olarak da anılan impotans cinsel ilişki için yeterince sertlik oluşmaması veya sertliğin (ereksiyonun) ilişki sonuna kadar muhafaza edilememesidir. İmpotans sebepleri arasında şeker hastalığı, yüksek tansiyon, hormonlardaki dengesizlikler, damar sertliği, sinir sistemindeki sorunlar, kullanılan bazı ilaçlar ve ruhsal sorunlar gösterilebilir. İmpotans sebebi olarak çoğu zaman net bir neden gösterilememektedir.

Sertleşme sorunu, yani ereksiyon sorunları (impotans) oldukça sık rastlanan bir rahatsızlıktır. 40-70 yaş aralığındaki erkeklerin hemen hemen yarısında sertleşme sorunlarına ve diğer cinsel işlev bozukluklarına rastlamaktadır. Tüm bu sorunlar yaş ilerledikçe artmaktadır.

Ereksiyonu uzatmak için bitkisel çözümler ve ereksiyona iyi gelen bitkiler


Hint doktorları ashwaganda bitkisinin kısırlığa ve iktidarsızlığa iyi geldiğini keşfetmişlerdir. Bu bitkinin erkek libidosunu artıran bir özelliği olduğu tespit edilmiştir.

250 ml kaynatılmış haldeki suyun içine 5 çay kaşığı kurutulmuş ashwaganda atılır ve demlenmesi için bir süre beklenir. Bu iktidarsızlık çayından günde 1-2 fincan içmek yeterlidir.

Ereksiyonu güçlendirmek için

Sertleşme sorununa bitkisel tedavi yolu 2: Anason bitkisi erkeklerde libidoyu yükseltmesi ile ün yapmış bitkilerden biridir. 1-2 tutam kadar anason, kakule, zencefil ve ginseng bitkisi karıştırılıp meyan kökü ile tatlandırılır ve bu karışım içilir.

Ereksiyona bitkisel çözüm

İmpotans için bir diğer şifalı bitki ise yulaftır. Yapılan bir takım bilimsel araştırmalar yulafın erkekler üzerinde cinsel uyarıcı etkisinin olduğunu ortaya çıkarmıştır. 15’er gram yabani yulaf, ginko yaprağı, yohimbe kabuğu ve ginseng kökü karıştırılır. Bu karışım yarım litre kaynar suyun içine atılır demlenmesi için bir müddet beklenir. Ilıdıktan sonra bu, ereksiyon sağlayan ve cinsel ilişki isteği uyandıran, çaydan içilir.

Ereksiyonu artıran bitkiler

Sertleşme azlığı için şifalı bitkiler arayanlara önerilen bir başka bitki ise kakuledir. Kakule çok önemli bir merkezi sistem uyarıcısıdır ve sineol kaynağıdır. Çayınızın veya kahvenizin içerisine bir parça kakule ilave etmeniz sertleşme sorununuzun azalmasına yardımcı olacaktır.

cinsel uyarıcı ilaçlar ve kullanımı


cinsel istek uyarıcı gücü arttırıcı maddeler; vücuda dışarıdan alınan ilaç, hormon ve bir takım maddelerin cinsel davranışlar üzerinde belli uyarıcı etkileri olabilir. cinsel istek uyarıcı gücü arttırıcı maddeler libido üzerinde etki yaparak cinsel isteği ya da hazı değiştirebilirken başkaları, sadece cinsel organların fiziksel tepkilerini farklılaştırır. Ancak cinsel istek uyarıcı gücü arttırıcı maddelerin çoğunluğu ne yazık ki cinsel istek ve duyumları çoğaltmaktan çok azaltma yönünde etki yaparlar. cinsel istek uyarıcı gücü arttırıcı olarak bilinen maddelerin çoğu beyindeki belli merkezler üzerine etki yaparlar.

Bazılarıysa doğrudan doğruya cinsel organları denetleyen sinirler üzerinde uyarıcı olurlar. Ayrıca birtakım ilaç ya da maddeler sarhoşluk, gibi genel bir durum yaratarak cinsel davranış farklılıklarına yol açarlar. Uyarıcı maddelerin hangi koşullar içinde alındığı da etki açısından önem taşır. Buna en iyi örnek LSD kullananların durumunda görülür. LSD, genellikle cinsel isteği yok edici olarak bilindiği halde bu maddeyi erotik bir ortamda alan ya da maddenin bu özelliğinden habersiz olarak ondan cinsel uyarıcılık etkisi uman bireylerde bu tür beklentiler doğrultusunda cinsel isteğin arttığı görülmüştür.

cinsel istek uyarıcı gücü arttırıcı maddelerin erkekler üzerindeki etkileri günümüzde oldukça iyi bilinmekte, buna karşılık kadınların çoğunun maddelere gösterdikleri tepkiler, erkeklerinkine benzer olması tahmin edilerek değerlendirilmektedir. Bunun nedeni, cinsel tepkilerin erkek bedeninde çok daha rahatlıkla ölçülebilir olmasıdır. Bu konuda pek çok araştırma yapılmakla birlikte cinsel uyarıcı olarak tam güvenilir bir takım maddeler henüz bulunamamıştır.

Aşık olmanın olağanüstü afrodizyak etkisinin yerini dolduracak herhangi bir kimyasal maddeden söz etmek henüz mümkün değildir. Halk arasında özellikle yaygın inanışlara konu olan adamotu, aslan perisi tozu, gergedan boynuzu gibi etkili olduğu sanılan afrodizyaklardan başka cinsel uyarıcı nitelikleriyle tanınan maddeler ; Alkol. Alkol, beynin merkezleri üzerinde etki yapan bir maddedir ve tarih boyunca cinsel etkinliği arttırdığı düşünülmüştür. Gerçekte alkol beynin korku ve endişe ile ilgili merkezlerini uyuşturur. Bundan dolayı kişiyi yürekli kılar.

Fakat yüksek dozlarda, tanıma ve bilinç işlevlerini sekteye uğratır. En had durumdaysa felç benzeri bir sonuç yaratarak kişiyi tamamıyla duyarsızlaştırır. Shakespeare’in deyişiyle: “İstekleri kışkırtır, fakat etkinliği götürür”. Özellikle erkeklerde ciddi alkoliklik sorunu olan kişilerin tamamıyla cinsel iktidarlarını yitirdikleri görülür. “Barbiturat” deyimiyle anlaşılan yatıştırıcı, sakinleştirici ilaçların etkisi de aynen alkole benzer. Bunlar beynin cinsellikle ilgili merkezlerini uyarmazlar, fakat az bir dozda alındıklarında kişiyi kaygılarından ve çekingenlikten kurtardıkları gibi, doz biraz fazlalaştıkça cinsellik de dahil olmak üzere tüm davranışları kısıtlarlar.

Esrar ve Halusinojen maddeler. Halusinojen madde olarak sınıflandırılanlardan LSD, bilinçte ve algılamada çok güçlü değişimler oluşturur. Dolayısıyla cinsel davranışları da etkiler. Kişilerin LSD maddesinin etkisi altındayken yapılan cinsel birleşmeyi “erotik” olarak algıladıkları, ve bütün bu yaşantıyı “ilginç” buldukları gözlenmiştir. Genellikle LSD maddesi bedende kişiden kişiye pek çok farklılıklar içeren tepkiler oluşturur. Fakat kesin olan şudur ki, bu madde insanın erotik duyumlarını pek çok başka duyum ve düşüncelerle birlikte algılamasına yol açar ve cinsel olayı bir uzaklıktan yaşamasına neden olur.

Esrar ,çok daha hafif ölçüde halusinojen bir maddedir. Erotik uyarıcılığı konusunda varılmış kesin bir sonuç olmamakla birlikte birkaç esrar sigarasının cinsel yaşantıya yoğunluk kazandırdığını bildirenler çoktur. Bunlar hafif dozda esrarın kendilerini daha duyumsal, daha tepkisel ve cinselliğe daha yatkın hale getirdiklerini söylerler. Bu konuda ve özellikle esrarın adale kasılmaları üzerindeki etkisiyle ilgili olarak araştırmalar yapılmaktadır. Esrarın genellikle kişiyi alkol gibi rahatlatarak erotik duyarlılığını arttırdığı görüşü egemendir.

Amfetamin. Amfetamin, beyin üzerinde etkili bir madde olup cinsel uyarıcı olarak da kabul edilir. Alışkanlığa yol açabilen bu madde özellikle batı toplumlarında yaygın bir şekilde cinsel uyarıcı olarak kullanılmaktadır. Öte yandan ciddi bir amfetamin ahşkanlığına kurban olan kişilerin ruhsal bozukluk içine düştükleri ve dolayısıyla cinsellikle ilgilerinin kalmadığı bir gerçektir.

Kokain. Kokain kullananlar, bu maddenin etkisi altındayken cinsel birleşmenin olağanüstü tatlı bir zevk olduğunu ileri sürerler. Yine bu durumda da çok ciddi bir bedensel alışkanlık oluştuğunda kokain isteği, kişinin cinsel isteğini öldürerek onun yerini almaktadır. Amfetamin gibi kokain kullanımı da ilk başlarda kişide genel bir libido çoğalmasına yol açmakta, cinsel isteğin artışına koşut olarak da cinsel etkinlik derecesi yükselmektedir. Ayrıca, bu etkilerin saptanmasında maddenin damardan alınışının da etkiyi çoğaltan bir etmen olduğu görülür. Fakat maddenin kullanımı alışkanlık düzeyine vardıktan sonra libidoda genel bir düşüş izlenmeye başlanır.

Androjen. Androjenin hem cinsellik organlarını etkileyen sinirler üzerinde hem de beynin cinsellik merkezleri üzerinde etkisi vardır. Bu, aynı zamanda bilinci değiştirmeksizin ve libido artışının değerini sıfıra indiren başka yan etkiler oluşturmaksızın cinsel güdüyü uyandıran tek maddedir. Androjen erkeklerde ve kadınlarda davranış bozukluklarına yol açmadan cinsel istek ve etkinliği artırır. Bedende androjen noksanlığından kaynaklanan iktidarsızlık sorununa çözüm getirir. Fakat böyle bir noksanlık söz konusu olmadan alındığında androjen farklı etkiler oluşturabilir. Bazı erkeklerde testosteron şeklinde alınan androjen belli sınırlar içinde libidoyu çoğaltır. Testosteron verilen kadınların cinsel güdülerinde de artış görülür. Bu afrodizyak etkisinden dolayı androjen iktidarsızlık durumlarında bazan ilaç olarak önerilir. Tek sakıncası, bir takım yan etkilere yol açabilmesidir. Örneğin kadınlarda aşırı kullanmanın, sivilceler gibi tepkilere, erkeklerdeyse prostat kanserine neden olduğu izlenmiştir.

Kantarid, idrar yolu ile idrar torbasını tahriş ederek yalancı ereksiyona yol açar. Bir çeşit priapizm olarak nitelendirilen bu durum, erkeğin cinsel organı için bir tehlike oluşturur, tam bir iktidarsızlığa ya da ölüme yol açabilir.

Amil nitrit olarak bilinen ikinci madde ise damar açıcı bir ilaç olup, cinsel organlardaki kan dolaşımını artırmakta, böylece cinsel heyecanı etkilemektedir. Fakat bu ilacın cinsel birleşme sırasında kullanımı yine tehlikeli sonuçlar doğurup ölüme bile neden olabilmektedir.
Bu türden sentetik maddelerin dışında, doğrudan doğruya hayvanlarda ya da bitkilerden elde edilen bazı geleneksel afrodizyaklar da bulunmaktadır. Bunlar, çok eskiden beri geleneksel toplumlarda cinsel isteği arttırmak amacıyla kullanılan ama kesin etkileri konusunda bilimsel bir kanıt bulunmayan maddelerdir:

Saparna. Bu bitkinin çeşitli kısımlarından elde edilen karışımlar ilk kez Latin Amerika yerlileri tarafından afrodizyak olarak kullanılmıştır. Saparnadan elde edilen bu karışımlarda çeşitli hormonların bulunduğu saptanmıştır.

Çadıruşağı otu. Bu çok kötü kokulu ve sadece Asya’da yetişen bitkiden elde edilen tonik, Doğu ülkelerinde hem genel bir uyarıcı hem afrodizyak olarak kullanılmıştır.

Ginseng. Çin’de binlerce yıldır ilaç yapımında kullanılan bu ot son yıllarda Batı’da çeşitli biçimlerde üretilmektedir. Genel bir uyancı olarak depresyonlara karşı ve enerji vermek amacıyla kullanılan ginseng’in afrodizyak etkileri olduğunu ileri sürenler de vardır.

Meyan kökü. Tıpta yaygın bir kullanım alanı olan bu bitkiden elde edilen tozun maden suyuna karıştırılmasıyla özellikle kadınlarda etkili olan bir afrodizyak elde edildiği söylenmektedir. Meyan kökünün kimyasal yapısıyla cinsiyet hormonları arasında bir benzerliğin bulunduğu saptanmıştır.

Rezene. En eski afrodizyak maddelerden biri olan rezeneden çay da yapılabilmektedir. Afrodizyaklarda kullanılan, rezenenin tohumudur.

Polen. Genel bir canlılık ve enerji kaynağı olarak yararları hekimlerce de kabul edilen polen (çicek tozu) erkeklerde prostat bozukluklarını, kadınlardaysa menapoz sorunlarını çözümlemek için kullanılır. Polenin yapısı incelendiğinde, belli ölçüde testosteron ve diğer cinsiyet hormonlarını içerdiği görülmüştür. Bu nedenle son yıllarda afrodizyak olarak kullanımı daha da yaygınlaşmıştır.

Yohimbin. Bu, Afrika’da yetişen yohimbin ağacının kabuklarından elde edilen bir maddedir. Afrodizyak olarak kullanılması vücuttaki kanın cinsel organlara hücum etmesini kolaylaştırmasındandır.

Adamotu. Bu bitkinin kökünün de afrodizyak nitelikte olduğu öne sürülmektedir. Ortaçağda, adamotundan yapılma kemerler, iktidarsızlığı gidermesi amacıyla erkeklerin beline bağlanırdı.

E vitamini. Bu vitamin son yıllarda bir afrodizyak olarak sunulmuşsa da insanın cinsel yaşamı üzerindeki etkisi hakkında herhangi bir bilimsel kanıt yoktur. Ancak, E vitamininin eksikliği, kısırlığa ve cinsel güçsüzlüğe yol açabilmektedir. Buna karşılık E vitamini fazlalığının cinsel isteği arttırdığı yolunda bir kanıt yoktur.

Yiyecekler. Eskiden beri çeşitli toplumlarda değişik yiyeceklerin afrodizyak etkisi olduğu düşünülür. Sığır eti, yumurta ve özellikle yumurta sarısı, soğan ve istiridye bunların başında gelir. Çoğu zaman erkek hayvanların ve özellikle boğaların erbezleri de bir afrodizyak olarak görülür. Bunlar cinsiyet hormonları içerdiği için belli bir etki yapabilirler, ama bu hormonlar büyük bir olasılıkla sindirim sırasında midede tahrip olmakta ve kana karışamamaktadır.

Gergedan boynuzu. Toz haline getirilmiş gergedan boynuzu da Çinliler tarafından kullanılmış ama hiç bir etki yapmadığı saptanmış bir maddedir.

Testosteron. İnsan vücudunda üretilen en önemli erkek cinsiyet hormonudur.
Erkek ve kadınlarda cinsel arzu bu hormona bağlıdır. Bu hormon kadınlara da verilebilmekte, ama çok uzun süre kullanıldığı takdirde kadında bıyık ve kalın ses gibi erkek özelliklerinin belirmesine neden olmaktadır. Testosteron, çoğu ülkelerde ancak reçeteyle satılabilmektedir.

Padişah macunu. Çok sayıda otun ve baharatın karışımından elde edilen bir macun. Belli bir enerji vermesi ve özellikle de içindeki baharatın idrar yollarını ve idrar torbasını güçlü bir biçimde uyarması nedeniyle cinsel organların da uyarılmasını sağladığı bilinmektedir. Ancak sindirim sistemine ve mideye de zararlı olan bu maddenin aşırı tüketimi, gastrit ve ülsere yol açmaktadır.

Dikkatli olun !
Bitkisel gıda üreticilerinin mallarının, satışa sunulmadan evvel bir sağlık kuruluşu tarafından onaylanma zorunluluğu yoktur. Tüketiciler, ürünlerin üzerinde yazanlar nedeniyle yanlış yönlendirilebilir. Bir uzmana danışmanız tavsiye edilir.

2 Nisan 2010 Cuma

Erken Boşalmada Tedavi


 Yüzyılımızın başında dünyanın en önde gelen cinsel bilimcisi olan Havelock ELLIS’in yaşamı boyunca erken boşalma sorunundan kurtulamadığını bilirsek, tedavinin ne denli anlamlı bir süreç olduğunu da görebiliriz.

     Erkeklerin boşalmayı kontrol etmeleri tıpkı bisiklete binmek gibidir, öğrenene kadar sıkıntı çekerler ama bir kez öğrendiler mi bir daha unutmazlar
Sonu belirsiz ve zaman sınırlaması olmayan bir cinsel aktiviteye erkekler yönlendirilmelidir. Böylece çiftler arasındaki yakınlık en yüksek düzeye çıkar ve bu yakınlık süreklilik kazanır. Örneğin buz pateniyle dans ederken, buz pistini sınırlayan hiçbir başlangıç ve varılacak son nokta veya bir işaret yoktur. Çiftler özgürce dans ederler. Önemli olan o anı yaşamaktır. Cinsellikte de önemli olan son noktayı düşünmeden telaşsız bir şekilde şimdiye ve duygularımıza yoğunlaşmaktır. Ayrıca yoğunlaşırken bedenimizin serbestçe hareket etmesine olanak tanırsak, cinsellik doğal bir şekilde gerçekleşir. Aksi taktirde “nasıl cinsel birleşme olmalıdır” kavramını tanımlayan toplumun genelinde kabul görmüş cinsel mitlere uygun bir şekilde hareket edersek, ani bir boşalma kaçınılmaz olacaktır. Boşalma bir ateşleme mekanizmasıdır. Ateşleme başladığı zaman hiç kimse hiçbir onu durduramaz, bastıramaz, geciktiremez, denetim altında tutamaz. Yapılması gereken şey, ateşlenme noktasına gelmeden sistemi yavaşlatmak, durdurmak veya kontrol altına almaktır. Bu nedenle erken boşalmanın tedavisinde boşalma süresini uzatmak değil, kişiyi telaşsız bir birleşmenin getireceği sonsuz yakınlık duygusuna ulaştırmak, zamansız bir şekilde cinsel birleşme becerisini ve kalıcı olarak boşalma refleksi üzerinde istemli denetim sağlamayı öğretmek esas olmalıdır. Erkeğin ne kadar sürede boşaldığından çok, boşalmanın istendiği zamanda olması için; düşük uyarım ve heyecan düzeyinde cinsel aktiviteye devam edilmeli, aşırı heyecanlanıldığında sakinleşene kadar beklenmeli ya da yavaşlamalı ve sakinleştikten sonra yeniden cinsel aktiviteye başlanmalıdır. Bu sayede cinsel heyecanı arttırıp azaltma becerisini kazanıp, istemeden doruğa ulaşılan o noktadan uzak durma öğrenilebilir. Ama bu süreç içinde boşalmayı kontrol etmeyi öğrenirken “sabırsız” olunmamalıdır. Çünkü önemli olan heyecan düzeyi arttığında geri çekilmek gerektiğini anımsamaktır. Erken geri çekilmek, geç kalmış olmaktan her zaman daha iyidir. Boşalmayı kontrol etmeyi değil, boşalmanın istem dışı bir şekilde gerçekleştiği kaçınılmazlık noktasına ulaşmamak için heyecan düzeyimizi kontrol etmeyi öğrenmeliyiz. Bu durum üzerinde şelale bulunan bir ırmakta kayıkta kürek çeken bir kişiye benzetilebilir. Tecrübeli kayıkçı ırmağın durgun sularında kalır, şelaleye fazla yaklaşmaz. Tecrübesiz kayıkçı şelaleye fazla yaklaşırsa kayığın üzerindeki kontrolünü tamamıyla yitirebilir. Eğer kayıkçı şelaleyi aşmayı amaçlamıyorsa yani henüz boşalıp orgazm olmak istemiyorsa, deneyimleri ona, ırmağın durgun sularında kalmayı yani heyecan seviyesini kontrol etmeyi öğretecektir. Bu yöntemin, heyecan seviyesini kontrol etme yeteneğini ortaya çıkarıp geliştirebilmek için cinsel aktivitenin yeterince uzatılmasına olanak tanır.

Tedavide;

-sebebin açığa çıkarılması,
-endişelerin giderilmesi,
-sık cinsel ilişkide bulunarak cinsel gerilimin azaltılması,
-cinsel birliktelikte birden fazla ilişki sayısı,
-ilişki öncesi mastürbasyon yapılması,
-erkeklerin boşalma olmaksızın en az bir saat süreyle sevişmeye motive edildiği carezza yöntemi,
-cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanılması,
-soluk almanın kontrol edilmesi esasına dayanan pranayama tekniği,
-lokal anestezikli kremlerin penis başına sürülmesi bazen işe yarayabilir.
-sebebin açığa çıkarılması,
-endişelerin giderilmesi,
-sık cinsel ilişkide bulunarak cinsel gerilimin azaltılması,
-cinsel birliktelikte birden fazla ilişki sayısı,
-ilişki öncesi mastürbasyon yapılması,
-erkeklerin boşalma olmaksızın en az bir saat süreyle sevişmeye motive edildiği carezza yöntemi,
-cinsel ilişki sırasında prezervatif kullanılması,
-soluk almanın kontrol edilmesi esasına dayanan pranayama tekniği,
-lokal anestezikli kremlerin penis başına sürülmesi bazen işe yarayabilir.

BOŞALMAYI GECİKTİREN CİNSEL POZİSYONLARI KULLANMA

     Cinsel birleşme anında erkeğin pozisyonunun boşalma üzerine etkisi vardır. Bu yüzden bazı pozisyonlarda boşalma daha hızlı olmaktadır. Erkeğin üstte olduğu klasik cinsel birleşme pozisyonu (misyoner pozisyonu) boşalmanın geciktirilmesi için elverişli bir pozisyon değildir. Erkeğin daha rahat olduğu, kolay gevşeyebildiği ve efor harcamadığı kadını kucağına aldığı veya sırt üstü yerde yattığı pozisyonda erkek boşalmasını daha rahat kontrol edebilir. Ayrıca bu pozisyonlarda kadınlar daha hızlı ve rahat orgazma ulaşabilirler.

ÇİN TEKNİĞİ 
Eski çağda Çinli erkekler tarafından bulunan bir yöntemdir. Erkek boşalacağını anladığı zaman sol elin baş ve orta parmaklarıyla, testis ve anüs arasında kalan bölgeye derince bastırır. Bu arada nefesini ona kadar sayarak tutar ve verir. Bir iki kez tekrarlandığında bu yöntemle boşalma ertelenebilmektedir.

DÜŞÜNCELERİ KULLANMA 
Zamansız bir boşalmayı engellemek için o an başka şeyler düşünmeye çalışılmasıdır. Örneğin ona kadar sayın, o gün kahvaltıda ne yediğinizi düşünün ya da günlerden hangisi olduğunu hatırlamaya çalışın. Fakat şunu da eklemek doğru olur: Boşalmayı geciktirmek için düşünceleri başka konulara yöneltmek ve tamamıyla önemsiz şeylerle yormak, erkeğin cinsel gücü üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğinden pek tavsiye edilmez. Çünkü cinsel ilişki sırasında başka şeyler düşünmek, gerektiği anda boşalmanın oluşmasını da engelleyebilir ve zamanla iktidarsızlık da ortaya çıkabilir.

Yukarıdaki yöntemler denenmesine rağmen erken boşalma eşlerin biri veya her ikisi için dayanılmaz bir cinsel sorun halini gelirse aşağıdaki tedavi seçeneklerine geçilmelidir:

CİNSEL TERAPİ Cinsel terapiler; bir cinsel terapistin kontrolünde eşlerin birlikte yerine getirebileceği uygulamalardır. Bu uygulamalar eşlere tarif edilerek “ev ödevi” şeklinde yapmaları istenir. En sık olarak “sıkma tekniği” ve “dur-başla tekniği” kullanılır. Bazı vakalarda erken boşalma derinlerdeki bir ruhsal çatışmadan veya depresyondan kaynaklanıyor olabilir. Bunların açığa çıkarılması, “psikoterapi” uygulanması veya depresyonun tedavisi erken boşalmayı ortadan kaldırabilir. Cinsel terapi ile tedavinin erken boşalmada başarı oranı çok ama çok yüksektir.

Cinsel terapide danışanlara, temel hedefi, erkeği heyecanını kontrol etmeyi öğrenmeye yönlendirmek olan 12 haftada toplam 24 saatlik “cinsel heyecan üzerinde istemli kontrol kazanma” eğitim programında aşağıdaki tavsiyelerde bulunulur:

-Partnerinizle birbirinize önce cinsel olmayan beden masajı yapın. Daha sonra cinsel masaj yapın.
-Ön sevişme, cinsel birleşme yada kendi kendini uyarma gibi istediğiniz cinsel aktiviteyi yapmakla başlayın.
-Ön sevişmeyi uzun tutun.
-Cinselliğin bir başlangıcı, ortası veya sonu olduğu düşüncesinden uzak durun.
-Yavaşça soluk alıp verin.
-Ruhunuzu kemiren “telaş” duygusunu tamamıyla dağıtın.
-Öpüşme ve sevişme gibi cinsel aktivitelerin ve hareketlerinizin yavaş olmasına çok dikkat edin.
-Düşük uyarım ve heyecan düzeyinde cinsel aktiviteye devam edin.
-Aşırı heyecanlandığında kontrolünü yitirmemek için gerektiğinde sakinleşene kadar bekleyin ya da yavaşlayın.
-Yavaşladığınızda veya durduğunuzda derin soluklar alın, gevşeyin, sakinleşene kadar bekleyin.
-Rahatlayıp gevşedikten ve sakinleştikten sonra, daha fazla yavaş olmaya özen göstererek yeniden cinsel aktiviteye başlayın.
-Sevişme pozisyonu, cinsel uyarım şekli, bedenlerin birbirine dokunuş şekli, sevişme deviniminin ritmi gibi uyguladığınız hareketleri değiştirin.
-Bedeninizi partnerinizle uyum içinde hareket ettirmeye çalışın.
-Şimdiye yoğunlaşın ve o anı duyumsayın.
-Duyumsadığınız cinsel heyecanın tamamıyla kontrolünüz altında olduğuna eminseniz, hızınızı kademeli olarak yavaşça arttırın.
-Eğer yeniden çok fazla heyecanlandığınızı hissederseniz, tereddüt etmeden durun. Gerektiğinde durup yeniden başlayın.
-Hiç durmanızı gerektirmeyecek bir hız yakalamaya çalışın. Ama dönüşü olmayan boşalma noktasına yaklaştığınızı hissettiğiniz anda durmaktan kaçınmayın.
-Cinsel heyecanı arttırıp azaltma becerisini kazanıp, istemeden doruğa ulaşılan o noktadan uzak durmayı öğrenin.
-Boşalmayı kontrol etmeyi öğrenirken “sabırsız” olmayın. Çünkü zamanla sezgilerinizle bunu otomatik olarak yapmaya başlayacaksınız. Örneğin futbol maçında her atakta bir gol atılsa, bu durum, ne denli eğlenceli ve heyecan verici olurdu ki? Benzer bir şekilde cinsel deneyimlerimizi de kusursuz bir şekilde kontrol edebilseydik, cinsellik, var olan bütün doğallığını ve heyecanını yitirirdi. Kontrol hiçbir zaman kusursuz olmayacaktır. Unutmayın cinsel heyecanı kontrol etme becerisi bir sanattır.
-Boşalmayı kontrol etmeyi değil, boşalmanın istem dışı bir şekilde gerçekleştiği kaçınılmazlık noktasına ulaşmamak için heyecan düzeyimizi kontrol etmeyi öğrenmeliyiz.
-Uygulama becerisini ise; duygularınızı bastırarak, engelleyerek veya göz ardı ederek değil, tam tersine duygularınızın farkına vararak kazanacaksınız. Çünkü duygularınızı göz ardı etmek veya fethetmeye kalkışmak, insanın kendini kontrol etme yeteneğini ve özgürlüğünü yok edebilir. Aksine cinsel aktivitelerin ortaya çıkardığı güzel duyguları ve cinsel hazzı ne denli içimizde hissedersek, kendimizi o denli kontrol edebiliriz. Ne zaman yavaşlayıp ne zaman da hızlanacağımızı daha iyi anlarız.

     Bununla birlikte, bir erkek, boşalmayı kontrol etmeyi yüksek bir uyarım düzeyinde öğrenmeye kalkışırsa, yaşadığı deneyimin boşalma ile yarıda kalması tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir. Çünkü her erkek boşalmanın olduğu kaçınılmazlık noktasında duygularını kontrol edemez.

     Cinsel heyecan üzerinde istemli kontrol kazanma eğitim programıyla eşler; kendilerini kontrol etme becerilerini arttırabilir, birbirlerinin cinselliklerini keşfedebilir, cinsel tepkilerini öğrenebilir, eğlenebilir, gerginliklerini hafifletebilir, cinsel yaşamlarına ayrı bir tat katabilir, birbirlerini kızdırıp şaşırtabilir, güven kazanabilir ya da aralarındaki yakınlığı ve iletişimi arttırabilirler. Ayrıca erkeklerin fiziksel ve zihinsel duyumlara duyarlılığı azalır ve boşalma refleksinin gerçekleştiği eşik düzeyi yükselir. Böylece boşalmanın gerçekleşmesi için çok daha fazla cinsel uyarıma gereksinim olur.

Cinsel İsteksizlik


 

Bazı bireyler de yukarıdakinin aksine cinsel yönden fazla arzulu olmadıklarını düşünürler. "Fazla cinsel arzu duymamak" da çoğu durumda yapısal bir özelliktir ve birey baştan beri böyledir. Bazı insanlar yapısal olarak cinselliğe daha az "düşkündürler".
Bazı bireyler de yukarıdakinin aksine cinsel yönden fazla arzulu olmadıklarını düşünürler. "Fazla cinsel arzu duymamak" da çoğu durumda yapısal bir özelliktir ve birey baştan beri böyledir. Bazı insanlar yapısal olarak cinselliğe daha az düşkündürler".

Bazen bir birey hayatının belli bir döneminde diğer dönemlerine göre daha az cinsel arzu duyduğunun farkına varabilir.

Cinsel arzunun anormal bir şekilde düşük olduğunun belirleyicisi, bu arzu azalmasının kişiyi rahatsız etmesi veya kişinin
eşiyle olan ilişkilerini olumsuz etkilemesidir. Bu tanımın dışında kalan "azalmış cinsel arzu" anormal kabul edilmez



Cinsel arzuyu etkileyen faktörler
bullet
Kişisel özellikler

Bir önceki konuda belirtildiği gibi hem erkeklerin hem de kadınların cinselliğe olan ilgileri değişkendir. Bazı kadınlar diğerlerinden daha

"isteksiz", bazıları ise "çok aşırı istekli" görünebilir.


Bazı kadınların cinselliğe olan ilgileri yüksek olmasına rağmen cinsel ilişkiye olan ilgileri daha zayıf olabilir. Bu kadınlar cinsel ilişkiden

daha çok yakın temasa ve dokunulmaya önem verirler. Mastürbasyon da kadınların sıklıkla uyguladığı bir cinsellik ifadesi olup kadının

cinsel ilişkiye olan ilgisinden tümüyle bağımsız bir olaydır.
 ;;
bullet

Yaş
Yaşlandıkça cinsellik arzusu ve cinsel ilişki sıklığı azalmakla birlikte kadınlar tüm hayatları boyunca cinselliğe olan ilgilerini ve cinsellikten aldıkları zevki sürdürürler.


Yaşlanmayla birlikte ortaya çıkan anatomik değişiklikler (vajinanın kısalması, daralması, duvarlarının incelmesi, elastikiyetinin azalması, dış genital bölgeler ve klitorisin duyarlılığının azalması gibi özellikler) nedeniyle vulva ve vajina daha duyarlı hale gelir. Ek olarak vajinada ve idrar yollarında daha sık enfeksiyon ortaya çıkar. Tüm bu etkenler kadında cinsel ilişki esnasında ağrı nedeni olabilirler.İlişki esnasında ağrı duyulması kadının cinsellikten "soğumasıyla" sonuçlanabilir. Düzenli olarak ilişkiye devam eden kadınlarda bu olumsuz değişikliklerin daha ender görüldüğü belirlenmiştir.



Cinsellikle ilgili çalışmalarıyla tanınan Masters ve Johnson yaptıkları çalışmalarda 20-50 yaş arasında kadın ve erkeklerin haftada
ortalama 2-4 kez ilişkide bulunduklarını, 50 yaştan sonra bu sıklıkta hafif azalma olduğunu ancak hem erkek hem de kadında cinselliğe ilginin ömür boyu devam ettiğini göstermişlerdir.



Gençliğinde cinsel yönden diğerlerine göre daha istekli ve aktif olan kadınların menopoz döneminde de diğerlerinden daha bariz olarak aktif oldukları da diğer bir gerçektir.


Yaş asla önyargılı bir şekilde cinselliği azaltan bir etken olarak görülmemelidir. Menopoz döneminde ve hatta en ileri yaşlara kadar
"kendisine bakmayı" bilen ve düzenli doktor kontrollerine giden kadın eşiyle uyumlu bir cinsel yaşamı ömür boyu sürdürebilir.

 
bullet
İlaç kullanımı
Çok çeşitli ilaçlar (yüksek tansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar, depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar, sakinleştiriciler gibi) cinsel arzu ve diğer cinsel işlevler üzerinde olumsuz etkiler yapabilirler. Böyle durumlarda ilacın değiştirilmesi veya doz ayarlaması gerekebilir.

 ;
bullet
Hastalıklar

Jinekolojik sorunlar (gebe kalamama, düzensiz kanama gibi) veya dahili hastalıklar (tansiyon yüksekliği, nörolojik hastalık, kanser gibi) ve diğer çok sayıda hastalık cinselliği olumsuz yönde etkileyebilir. Etkili bir şekilde tedavi edildiklerinde genellikle cinsellik eski haline geri döner.

 ;
bullet
Geçirilmiş ameliyatlar

Rahimin herhangi bir nedenle ameliyatla çıkarılmış olması sonrasında geçici olarak cinsel arzuda ve diğer cinsel işlevlerde azalma

olabilir. Yine rahimle beraber yumurtalıkların çıkarılmış olması östrojen hormonunun azalmasına bağlı direkt olarak veya hormon

azalmasının genital dokular üzerindeki geriletici etkilerine bağlı olarak cinselliği olumsuz etkileyebilir


Rahimin alınmış olmasının cinselliği kalıcı olarak olumsuz etkilediğine dair bir bilimsel veri mevcut değildir. Yumurtalıkların alınması

sonrasında östrojen hormonu tedavisi yapıldığında cinselliğin etkili bir şekilde sürdürülmesi mümkün olabilmektedir.

 ;
bullet
Gebe Kalma Korkusu

Genç bir kadın özellikle evlilik öncesi dönemde gebe kalma riskinin verdiği endişeyle cinselliğini uygun bir şekilde yaşayamayabilir. Etkili bir doğum kontrol yöntemi kullanmak bu endişenin ortadan kalkmasını sağlayabilir.

 ;
bullet
Cinsel yolla bulaşan hastalık edinme korkusu
Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklardan birine yakalanma korkusu özellikle çok sayıda cinsel eşi olan veya çok sayıda cinsel eşi olan bir erkekle beraber olan bir kadında yerli bir korku olmalıdır. Bu tür hastalıkların genital sistemde ve hatta tüm vücutta yaratabilecekleri muhtemel hasarları önlemek için her kadının bu hastalıklardan korunmak için gerekli önlemleri alması önemlidir.

Erken Boşalan Erkekler

  • Hızlı yemek yerler



  • Hızlı araba kullanırlar



  • Her konuda aceleci davranırlar



  • Çabuk sinirlenirler



  • Kontrolsüz davranışları vardır



  • Ya çok çabuk güvenirler ya da güven duymada zorlanırlar



  • Kaygılı ruh halleri vardır



  • Çocukluklarında babalarıyla sorunları vardır



  • Çocukluklarında yataklarını ıslatmışlardır



  • Genellikle eğitim düzeyleri yüksektir



  • A tipi kişilik yapısına sahiptirler. Yani rekabetçi, sosyal alanda ve mesleğinde hırslı, dakik, güçlü ve etkileyici, sabırsız, aynı anda birkaç iş yapmayı seven, insanlara ve olaylara çabuk sinirlenen, onaylanmayı bekleyen, sorunlu bir dinlenme tarzı olan, daima telaşlı, ev ve iş dışında çok az ilgi alanı olan, duygularını saklayan, kendini ve başkalarını işlerini bitirmeye zorlayan vb. özellikleri vardır.
  • Kadınların ve erkeklerin erojen bölgeleri



    Sevgilinizin boynunuza yumuşak bir öpücük kondurduğunu düşünün... Ya da kulağınıza aşk sözleri fısıldadığını... Hatta gece yatakta ayaklarınıza masaj yapmaya başladığını hayal edin...



    Her insanın fantazilerinin, cinsellikten aldığı zevkin farklı olması gibi uyarılma noktaları da birbirinden farklıdır. Kimileri yumuşak okşayışlardan, kimileri daha sert ve tutkulu davranışlardan, kimileri ise öpülmekten hoşlanır. Üstelik her insanın öpülmesini, okşanmasını istediği noktalar da farklı olabilir. Fakat sinir sisteminin herkeste aşağı yukarı aynı olduğu düşünülecek olursa, aslında küçük farklılıklar dışında vücudumuzun bazı bölgelerinin bu tür uyarılmalara son derece müsait olduğu görülür. İşte yukarıdan aşağıya doğru kadın ve erkeklerin erojen noktaları...

    Kulak: Kadınların büyük çoğunluğu kulağın ve kulak çevresinin erojen olduğunu söylüyor. Erekler de kadınlar da özellikle seks sırasında kulaklarına fısıldanmasından, kulaklarının öpülmesinden hatta ısırılmasından hoşlanıyor. Ayrıca yine her iki cins de partnerlerinin nefesini kulaklarında hissetmenin kendilerine çok büyük haz verdiğini belirtiyorlar. Fakat işin sırrı yumuşak davranmakta. Aksi halde karşı taraf tahrik değil rahatsız oluyor.

    Boyun: Sinir sistemi gelişmiş olan boyun bölgesi hem erkeklerin hem de kadınların erojen noktalarından. Bu sebeple gerek kadınlar gerekse erkekler boyunlarının öpülmesi, okşanması, yalanması ya da hafifçe ısırılmasından hoşlanıyorlar. Kadınlar boyun temasını ön sevişmenin olmazsa olmaz etaplarından biri olarak görüyor, boyunlarına yapılan temasın, hatta masajın ön sevişmenin başlangıç noktası olduğunu söylüyor. Erkekler de kadınlar gibi boyunlarına masaj yapılmasının cinsel arzuyu arttırdığı görüşünde.

    Ağız: Ağız için söylenebilecek pek bir şey yok aslında. Siz öpüşmekten zevk almayan kadın ya da erkek gördünüz mü? Hayır değil mi? Fakat unutulmaması gereken bir şey daha var. Erkekler dudaklar ve öpüşme konusunda kadınlara oranla biraz daha şiddetten hoşlanıyor. Kadınlar french kiss'i ya da masumane öpücükleri tercih ederken, erkekler kadının öpüşürken dudaklarını sıkıştırmasından ya da ısırmasından zevk duyuyor.

    Sırt: Kadınlar ense kökünden itibaren omurgaları boyunca partnerlerinin yavaşça aşağı kaymasından çok hoşlanıyor. Partnerlerinin ellerini, parmaklarını, dillerini ya da dudaklarını kullanarak küçük dokunuşlarla yukarıdan aşağıya inmesini tahrik edici buluyor. Aynı şey erkekler için de geçerli. Onlar da birlikte oldukları kadının göğüslerini, yüzünü, nefesini sırtında hissetmekten hoşlanıyor.

    Göğüsler: Kadınların en erojen noktalarından olan göğüsler, hem kadının tahrik olup cinsel doyuma ulaşmasına yardımcı oluyor hem de onun cinsellikten ne kadar zevk aldığını gösteriyor. Hemen her erkek göğüslerin, kadının erojen noktalarından biri olduğunu bilse de bazı yanlışlar yapabiliyor. Örneğin kadınlar göğüslerinin okşanmasından çok fazla tahrik olmuyorlar. Kadınlar, erkeğin eliyle göğüslerini okşaması yerine parmakla, dudakla, dil ya da cinsel organlarıyla göğüslerine dokunmasından zevk duyduğunu söylüyor. Erkekler bu konuda kadınlar kadar görüş birliğine varabilmiş değil. Kimi erkekler kadının göğüslerini sıkması, ısırması ya da yalamasından zevk aldığını söylerken kimileri bundan nefret ediyor. İyisi mi, siz siz olun erkeğinize bu konuda ne düşündüğünü sorun!

    Karın: Son derece hassas ve yumuşak bir bölge. Sevişme anında kadınlar göbek deliklerinin ellenmesinden, yalanmasından, okşanmasından tahrik olabiliyor. Erkeklere gelince... Erkekler de en az kadınlar kadar bu bölgenin kendilerini tahrik ettiğini söylüyor. Fakat erkekler bu konuda biraz daha yaratıcı. Partnerlerinin dilleri ya da dudaklarının yanı sıra saçlarının, göğüslerinin bu bölgeye temas etmesinden çok büyük haz alıyorlar. Fakat bu bölgeye dokunurken ya da okşarken, nazik davranmak gerekiyor. Aksi halde sevgilinizin canı yanabilir.

    Popo: Kadınların erojen bölgelerinden biri de kalçalarıdır. Hemen hemen her kadın, popolarının okşanmasından, öpülmesinden, yoğurulmasından, hafifçe vurulmasından ve partnerlerinin parmaklarının popo çizgisi boyunca gezinmesinden hoşlanır. Fakat daha fazlasını istiyorsanız dikkatli olmalısınız. Çünkü bazı kadınlar anüslerinin ellenmesinden zevk alırken, bazıları bunu tiksindirici buluyor. Bunu deneyerek veya konuşarak çözümleyebilirsiniz.

    Erkekler de popolarının okşanmasından, öpülmesinden, ısırılmasından zevk alıyor. Fakat nazik olmanız kaydıyla. Penisle anüsleri arasındaki bölge son derece duyarlı olduğundan en ufak bir darbe bile çok büyük ağrıya neden olabilir. Bazı uzmanlar kadınlarınki gibi ereklerin de G noktası olduğunu ve bunun anüsün 3-5 cm. içinde olduğunu belirtiyor. Bu varsayıma göre erkekler henüz bunu keşfetmemiş olsalar dahi, sadece bu bölgelerinin okşanmasıyla orgazm olmaları mümkün görünüyor. Fakat bazı erkekler bu konuda çok hassaslar ve böylesi dokunuşlardan nefret ediyorlar. O yüzden bu bölgelere dokunmadan önce kesinlikle onun fikrini almalısınız.

    Bacaklar: Ayak bileğinden başlayın ve yavaşça yukarıya çıkın. Avuç içiniz ya da parmaklarınızla dairesel hareketler yaparak baldırlarını özellikle de en erojen nokta olan baldırların iç taraflarını okşayın. Kadınların bu dokunma işlemine bayıldığını göreceksiniz. Erkekler de en az kadınlar kadar baldırlarının içinin okşanmasından tahrik oluyor.

    Ayak: Yine tam olarak fikir birliğine varılamayan bir nokta. Kimi kadınlar erkeklerin ayaklarını öpmesini, parmaklarını yalayıp emmesini tahrik edici bulurken kimileri bunu çok pornografik ve iğrenç buluyor. Aynı şey erkekler için de geçerli. Üstelik erkeklerin büyük çoğunluğu parmaklarının okşanmasından, öpülmesinden nefret ediyor. Partnerinizin bu konudaki tutumunu değiştirmek veya değiştirmemek size kalmış. Bu konularda fazla ısrarcı olmamakta fayda var.

    Kadında Boşalma

    Kadın ve erkek cinsel yanıtları arasında fizyolojik bir takım farklar söz konusudur. Cinsel uyarılma aşamasında, kadında da erkekte de cinsel organlardan renksiz bir sıvı salgılanır. Erkeklerde bu Cowper bezi salgısını takiben genellikle boşalma da olur. Kadında ise Bartolin bezlerinin bu sıvısı uyarılmayı gösterir, ıslanma (lubrikasyon) adını veririz. Cinsel yanıt sürecinde, istek ve uyarılmadan sonra orgazm aşaması gelir. Orgazm her iki cinste de, cinsel organların saniyeler süren ritmik kasılmaları ve buna eşlik eden yüksek haz halidir. Erkekte orgazm aşamasında, erkek yumurta hücrelerini de taşıyan meni boşalır. Kadında, orgazma eşlik eden herhangi bir sıvı, boşalma denebilecek bir durum söz konusu değildir. Kadınlar, cinsel uyarılma aşamasında ıslanırlar, orgazmda da bu ıslaklık sürer, ama herhangi bir sıvı akmaz.

    Adım Adım daha iyi bir seks



    Tekdüze giden seks hayatınızı renklendirmek elinizde. Bunun için farklı şeyler denemelisiniz. Nasıl mı, işte size hem partnerinizi hem de sizi mutlu edecek öneriler...



    Beklenmeyeni yapın: İlişkinizdeki monotonluğu ortadan kaldıracak tek şey şaşırtıcı bir şeyler yapmaktır. Küçük sürprizler, şaşırtıcı dokunuşlar...

    Romantizmi arttırın: Sevgilinizle birlikte güzel bir gece geçirmeyi planları yaparken bazı detayları da sakın ihmal etmeyin. Yakılan birkaç mum, odaya yayılan hoş bir koku ve hafifçe çalan romantik bir müzik romantizmin doruğa ulaşmasında en büyük yardımcılarınız olacak. Böylece partnerizini baştan çıkarmanız da çok kolaylaşacak.

    Rahat ama seksi giyinin: Kendinizi seksi hissetmeniz için öncelikle rahat olmanız gerekli. Eğer vücudunuzun herhangi bir bölümüyle ilgili rahatsızlık duyuyorsanız uygun iç çamaşırlarıyla bu kusuru kolaylıkla saklayabilirsiniz. Güven afrodizyak gibidir ve yatak odasında ne kadar iyi görünürseniz o kadar güzel bir gece geçirirsiniz.

    Partnerinizin ne istediğini düşünün: Seks hayatınızda yeni bir adım atmak istiyorsanız partnerinizi memnun etmek için zaman harcayın. İlişki sırasında kulağına hoş şeyler fısıldayın.

    Sadece kendi isteklerinize yoğunlaşın: Onlara ne istediğinizi söyleyin. İster inanın ister inanmayın ama erkekler sizi neyin harekete geçirdiğini bilmek ister. Hatta buna önem verirler. Sizi mumnun etmekten gurur duyarlar. Asıl önemli olanın ikinizin de mutlu olması gerektiğini unutmayın ve bunun için çaba sarfedin.

    Yeni bir yer deneyin: Mekan değişikliği yaparak seks hayatınıza biraz yenilik ve heyecan katabilirsiniz. Bir otel odası kiralayın, başka bir odayı deneyin ya da hiç akla gelmeyecek yerler seçin... Unutmayın seçeneklerin sonu yoktur.



    Duygularınızı saklamayın: Kendinizi ve duygularınızı açığa vurmaktan sakın korkmayın ve bu kouda mümkün olduğunca kendinizi özgür hissedin. Nasıl hissettiğinizi dile getirin ve hoşlandığınız şeyleri yapmaktan asla çekinmeyin.

    Konuşmadan harekete geçin: Sessizlik kimi zaman heyecanlandırıcı olabilir. Bu fikir özellikle partneriniz eve geldiği anda hiç konuşmadan onu çekip birlikte olduğunuz zaman işe yarayabilir.

    Buz ya da filmler işinize yarayabilir: Yeni bir şeyler denemeye ne dersiniz? İlişikiniz zaten mükemmelse yeni bir şey denemek onu daha da değerli kılacaktır. Göz bağı, filmler, buz, oyuncaklar…. Bu arada isterseniz sadece kendiniz hayal edin ya da partnerinizle paylaşın ama fantazileri de sakın yabana atmayın. Asıl önemlisi yaratıcı olmak.

    Her dokunuş önemlidir: Seksten aldığınız keyfi arttırmak istiyorsanız yeni pozisyonlar denemelisiniz. Bu tabii ki alıştığınız ve hoşunuza gidenleri unutmanız anlamına gelmiyor ama denemekten de korkmayın. Böylece rutinden kurtulmuş olacaksınız. Aldığınız zevki görünce emin olun siz de çok şaşıracasınız.

    Evlilikte Cinsel Yaşam Ve İlk Cinsel İlişki

    Evlilik, kadının ve erkeğin beraber yaşamak üzere karşılıklı anlaşma ile oluşturdukları sosyal bir kurumdur. Bu kurum sevgiyi, saygıyı, cinselliği, mutluluğu ve üzüntüyü dahi paylaşmayı içerir. Evlilik kadının ve erkeğin sahip olduğu temel haklardan bir tanesidir. Evliliğin toplum tarafından kabul görmesi içinde yasalar çerçevesinde onaylanması gerekir. Gelenek ve göreneklerde evliliğin oluşmasını ve yapısını etkilemektedir.
    Kadının ve erkeğin sosyal yaşamdaki rolleri daha doğar doğmaz yetiştirilme tarzları ile başlar. Bu roller toplumsal ve kültürel farklara göre bazı değişikliklere uğrasalar da temelde aynı esaslardadırlar. Kadının yapısı itibarı ile daha duygusal olması kolay incinip kolay sevinmesi hormonları ile ilgili olup bu onun annelik yapabilmesi için gereklidir. Kadın adet gördüğü zaman veya gebe kaldığı zaman veya doğum yaptıktan sonra fiziksel olarak eskisine nazaran daha güçsüz düşer. Bunun sonucunda da erkek koruyucu ve kollayıcı olmak zorundadır.
    Kadın ve erkek ilişkisindeki en önemli şey kadını kadın ,erkeği erkek olarak kabul etmek ve karşı tarafın istek ve arzularına saygı duymaktır. Çünkü daha evvelde söylediğimiz gibi daha bebeklikten itibaren farklı yetiştirilir ve farklı hissetmeye başlarız. Bir kadının bir erkeğin nasıl düşündüğünü veya bir erkeğin bir kadının niçin farklı davrandığını anlamasına imkan yoktur.
    Çünkü farklı hormonlar etkisi altında olunca karşı cinsin bilemediği ve anlayamadığı duygular gelişir. Mesela kadınlar erkeklerin niçin seks isteklerini kontrol edemediklerini ve devamlı seks istediklerini (daha doğrusu duygusuzca seks yapabilmelerini)pek anlayamazlar. Kısaca açıklayacak olursak erkeklerde devamlı sperm ( meni ) üretimi vardır ve bunun depolandığı kesenin kapasitesi eğer hiç boşalma olmazsa yaklaşık dördüncü günden sonra dolar ve sanki idrar torbanız dolduğunda nasıl işeme arzusu duyuyorsanız ve bu ilerledikçe rahatsızlık yaratıyorsa, erkekte eğer boşalmadığı süre dört gün veya daha fazla olursa devamlı kontrolsüzce seks arzusu duyacak sonuçta belki de saldırganlaşacak ve hatta istenmeyen olaylarla karşılaşılacaktır. Bazen ise doğanın bir savunma sistemi olarak ilişki kuramayan veya masturbasyon yapamayan erkek uykusunda boşalacaktır. Bu gerçeği göz önüne alarak hanımlarımızın eşlerine olan yaklaşımlarına daha iyi değerlendirmelerini istiyoruz ve aralarında olabilecek bazı problemleri cinsellikten uzak durarak onları istedikleri şekilde yönlendirebileceklerini düşünürlerse en yanlış şeyi yapmış olacaklardır.
    Erkeklerde kadınları oldukları gibi kabul etmeli ,onların yaşam tarzlarına ve duygusallıklarına saygı göstermelidirler, çünkü bu kadının doğasının bir gereğidir ve duygusal olmayan bir kadın ne erkeğini mutlu edebilir ne de iyi bir anne olabilir.
    O zaman karşılıklı sevgi ve saygı ,birbirinin isteklerini anlama ve destekleme evliliğin temel şartlarındadır. Farklı iki cinsin arasındaki diğer insanlardan farklı olan iletişim cinselliktir ve özel olmalıdır.

    Erken boşalma



    Erken boşalma Kırk-kırk beş yaş altındaki erkeklerin en çok şikayetçi oldukları cinsel sorunu erken boşalmadır. Erkek cinsel sorunları içinde birinci sırada gelmektedir. Erken boşalma olayı, erkeğin ve eşinin boşalmayı arzuladığı andan daha önce boşalmasıdır. Aslında erken boşalma, bir bozukluk, bir patoloji olmaktan çok fizyolojik olayların göreceli olarak beklenenden daha hızlı seyretmesi ile olmaktadır. Bazı erkekler cinsel yaşamlarının ilk başlangıcında daha erken boşalırken gittikçe boşalmayı kontrol ettiklerini ve daha geç boşalmaya başladıklarını, ancak aniden erken boşalmanın bir sorun olarak karşılarına çıktığını belirtmektedir. Bir kısmı ise başlangıçtan beri hep çabuk boşalmaktan şikayet etmektedir. Sonuçta boşalma zamanı objektif zaman ölçüsü ile belirlenmekten çok, hastaların algılayış, yada kabulleniş biçimi ile ilgilidir.

    Bir genelleme yapmak gerekirse, 30 yaş altındaki erkeklerde cinsel ilişki esnasında vajinaya duhul gerçekleştikten sonra 1-3 dakika içinde boşalma olması beklenen bir durumdur. Erkeğin boşalmasını hızlandıracak çeşitli etmenler söz konusudur. Ne kadar genç olursa, o derecede erken boşalması beklenir. Yine heyecan düzeyine bağlı olarak ve bununla ilişkili bir şekilde eşinin daha istekli, uyarıcı olması ve heyecan uyandırması ile boşalma süresi kısalır. Önceki boşalmadan sonra aradan geçen süre uzunsa, erkeğin boşalmasını kontrol etmesi zorlaşır ve daha çabuk orgazma ulaşır. Birleşme esnasındaki gidip gelmeler hızlandıkça boşalma ihtimali de artar. Kaygılı, sinirli ruh hali erken boşalma nedenleri arasındadır.

    Sonuçta yeni evlenmiş, uzun süredir veya hiç cinsel ilişkide bulunmamış, genç, cinsel heyecanı yüksek, istekli bir adam, biraz heyecanlı, biraz tedirgin bir şekilde hızlı bir cinsel birleşmeye meylederse erken boşalma riski altındadır. Evliliklerin çoğunda böyle anlar olması hiç de şaşırtıcı olmamalıdır.

    Peki karşılıklı memnuniyet içinde bir cinsel hayat sürdürürken birden ortaya çıkan erken boşalma sorunu neden oluyor? Cinsel ilişkide rol alan tüm fizyolojik olayların zihinsel fonksiyonların ve duyguların kontrolü altında olduğunu unutmamak gerekir. İnsan cinsel işlevi yerine getiren bir robot değildir ki, programlandığı şekilde devam etsin. Her şey normal seyrinde giderken bir akşam eve günün stresinden bunalmış, yorgun ve sıkıntılı bir halde geldiğinizi düşünün. Eşinizle cinsel ilişki içine girdiğiniz zaman dahi bir yığın sorun zihninizi kurcalamaya devam ediyor. Kısa süren bir sevişme erken boşalma ile sonlanıyor. Daha sonraki gecelerden birinde eşinizle tekrar yatağa girdiğinizde aynı stresi yaşamıyorsunuz, ama bu sefer acaba yine başarısız mı olacağım, boşalmamı kontrol edebilecek miyim? gibi sorular aklınıza geliyor. Bu kaygı sizin öncekinden daha erken boşalmanıza yol açacaktır. Böylece bir kısır döngü içine girersiniz; başarısızlık korkusunu takip eden performans anksiyetesi ve onun sonucunda yine başarısızlık olan bir kısır daire.

    Erken Boşalmanın Tedavisi 

    Boşalmayı geciktirmek amacı ile çeşitli ilaçlar denenmiştir. Lokal uyuşturucu kremler veya spreyler bunların başında gelmektedir. Ancak sadece penisin üzerindeki sinir uçlarını uyuşturmak fazla yarar sağlamaz. Sertleşme ve boşalma tüm otonom sinir sistemini ilgilendirmektedir. Esas büyük cinsel organın iki bacak arasında değil, iki kulak arasında olduğunu söyleyenlerin iddiasını hafife almamak gerekir. Ayrıca bu tür ilaçlar, lokal uyuşturucu etkisi ile boşalmayı geciktirmekten çok penisin duyarlığını azalttığı için, temastan duyulan cinsel zevki azaltmaktadır. Bu lokal uyuşturucu maddeler cinsel birleşme esnasında vajen duvarından emilerek bu dokuların hassasiyetini azalttıklarından, kadının orgazm olmasında gecikmeye yol açmakta ve sorunu adeta pekiştirmektedir. Bu yüzden bu tür sprey ve kremler tıbbi pratikte terk edilmiştir.

    Son zamanlarda depresyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçların yan etki olarak boşalmayı geciktirdiği fark edilmiş ve bu ilaçlar tedavide kullanılmaya başlanmıştır. Bu ilaçlardan hastalar yarar görmektedir. Ancak boşalma kontrolünde sırf ilaca dayalı bir tedavi yararlı olsa da, ömür boyu ilaç kullanmanın zorluğu nedeniyle cazip görülmemektedir. Aslında boşalmayı kontrol edebilme bir öğrenme sorunudur. Hastanın bu öğrenimine yardımcı olmak amacıyla ilaçla tedavi edilmesi, veya daha doğru bir ifade ile, tedaviye ilaç eklenmesi doğru bir yaklaşımdır. Ancak esas olan, erkeğin kendini ve eşini memnun edecek şekilde boşalmasını kontrol edebilmeyi öğrenmesidir.

    Prezervatif kullanılmasının boşalmayı geciktirmede yararlı olduğunu ifade edenler vardır. Doğum kontrol yöntemi olarak kullanılmıyorsa, sırf boşalma kontrolü için prezervatif kullanılması çok cazip değildir.

    Her erkeğin aynı duyarlıkta olmadığı, aynı cinsel tepkiyi vermediği bir gerçektir. Yukarıda belirtildiği gibi, fazla cinsel heyecan duyan ve psikolojik anksiyete içindeki erkekler daha erken boşalır. Öyleyse, boşalmayı kontrol etmek öğrenimi içinde öncelikle cinsel heyecanı yatıştırma ve sakinleşmek gelir. Hem zihnen hem bedenen gevşemek, sakinleşmek önemli oranda yardımcıdır. Sık cinsel birleşmede bulunmak boşalma aralarını ve dolayısı ile duyarlılığı azaltacaktır.

    Cinsel birleşme anında erkeğin pozisyonunun boşalma üzerine etkisi vardır. Bu yüzden bazı pozisyonlarda boşalma daha hızlı olmaktadır. Erkeğin üstte olduğu klasik cinsel birleşme pozisyonu boşalmanın geciktirilmesi için elverişli bir pozisyon değildir. Daha rahat olduğu, kolay gevşeyebildiği ve efor harcamadığı bir pozisyonda erkek boşalmasını daha rahat kontrol edebilir.

    Tedavi için önerilen en basit yöntem, sevişme esnasında erkeğin boşalma anına yaklaştığını hissettiği zaman, penisin ucunu iki parmağı arasında sıkarak vücuttaki cinsel heyecanın azalmasını bir süre beklemesi ve yeteri kadar gevşedikten sonra tekrar sevişmeye başlamasıdır. Bu yöntem uygulanırken bekleme anında derin derin nefes alınmasının da yararı olmaktadır. Ayrıca seks terapistleri tarafından bu tür şikayeti olan çiftlere bir takım öğrenme egzersizleri yaptırılmaktadır.

    Boşalma bozuklukları



    Erken boşalma: Erkeğin cinsel birleşme sırasında heyecanın doruk noktası olan orgazm evresine eşinden önce ulaşarak boşalması durumudur. Birleşme başlamadan da boşalma görülebilir. Ama daha sık olarak birleşme sırasındaki ilk hareketlerden sonra gerçekleşir ve hasta "kendini tutamadığını" söyler.

    Geç boşalma: Birleşme sırasında orgazma ulaşamama durumudur. Birleşmenin uzatılmasına karşın gerçekleşmeyen boşalma ancak bu ilişki sırasında ya da sonra yapılan mastürbasyonla sağlanır. Bu hastalarda uyku sırasında gece boşalmaları da görülür.

    İçe boşalma: Boşalma idrar kesesine yönelmiştir. Bu durum tümör alınması ve özellikle prostat ameliyatından sonra idrar kesesi boynunun çıkarılması gibi bazı cerrahi girişimler ya da şeker hastalığı gibi sinir sisteminde bozukluğa yol açan bazı hastalıklar nedeniyle görülür.

    Spermasız boşalma: Orgazm gerçekleşir, ama az miktarda siyek (üretra) salgısı dışında boşalma olmaz. Hasta dölyoluna boşaldığını sanarak bu bozukluğu spermiyogram alınana değin fark etmeyebilir.

    Sertleşmeden boşalma: Birleşme başlamadan erken boşalmanın bir biçimi olabilir. Daha çok sertleşme bozukluğu olan erkeğin kamışına eşinin ağız, el, hatta dölyolunu kullanarak uygulamak zorunda kaldığı hareketlerle bağlantılı olabilse bile genellikle bu boşalma biçimine gerçek bir orgazm eşlik etmez.

    Erkekte orgazm



    Erkekte cinsel anlamdaki sertleşme olgusu, penisin normal durumundan çıkarak, cinsel birleşmeye hazır duruma gelmesidir. Uyarılmadığında, bacak arasındaki kuytu yerine çekilmiş, ufalmıştır. Erbezleriyle birlikte bulunduğu yerde iyi korunmuş olup, vücutla birlikte rahatça hareket edebilir. Ancak bu yumuşak durumunda penisin dölyoluna girmesi olanaksızdır. Çünkü hem boyu girmek için kısadır, hem de sert olmadığından dölyolu dudaklarını ve duvarlarını aralayamaz. Erkekteki sertleşme evresi kadındaki uyarılma evresine denk düşer. Cinsel ve fiziksel uyarılma ile birlikte penise giden kan miktarı artar. Penisin üç ayrı bölgesinde süngeri andıran bir doku bulunur. Bu bölgelerde zaten var olan kan, yenisinin pompalanmasıyla iyice çoğalır ve süngersi dokunun delikleri kanla dolup şişerek normal büyüklüklerinin iki katından fazla irileşirler. Artan kan miktarı, bizzat penisin sertleşmesine yol açar. Penisin pembe renkli başı da büyümüştür. Kan miktarının artmasıyla penisdeki bazı damarlar kasıldığından kanın penisten çıkıp vücuda geri gitmesi iyice güçleşir. Artık sertleşme tam olarak gerçekleşmiştir. Bundan sonra eşler penisin dölyoluna girebileceği bir duruş seçeceklerdir. Penis, vücutlar arasında kalabilecek mesafeyi kapatacak kadar uzamıştır. Cinsel birleşmenin başlamasıyla birlikte penis dölyolunun dış ve iç dudaklarını ayırıp dölyolu ağzındaki kasları iter. Vulvaya sertleşmiş penisin girmesi olgusuna "entromisyon" denir. Daha büyük penislerin, daha büyük doyum ve zevk verdiği yolundaki düşünce tamamen asılsızdır. Belki görsel olarak penis büyüklüğü bazı kadınların beğenisini etkileyebilir. Ama cinsel olarak dölyoluna girmiş bir penisin kaç santimetre olduğunu ayırt edebilecek kadın sayısı ; çok azdır. Kaldı ki penisler arasındaki büyüklük farkı sertleştiklerinde iyice azalır. Cinsel coşkunun en üst noktası olan orgazmda erkek, çoğunlukla ani biçimde penisinden meni akıtır. Buna boşalma denir. Cinsel birleşmeden önceki gün ve saatlerde erbezlerinde üretilen sperm, bir takım borulardan geçerek özel sperm keseciklerinde depolanır. Kesecik duvarların ürettiği fazla sıvının sperme katılmasıyla meni oluşur. Cinsel oyun sırasında, genel cinsel uyarılma ile birlikte temasla uyarılması vücutta bazı yeni süreçlere yol açar. Keseciklerdeki meni, penisi baştan başa kateden idrar yolunun en iç ucuna doğru itilmektedir. Bu nedenle idrar yolu duvarları normalin 2-3 katı şişerler; bu durumun duvarlarda yol açtığı gerilme, önemli bir zevk kaynağıdır. Deneyli bir erkek bu evre boyunca kesinlikle kontrolünü kaybetmez, doruğa yaklaşır ama bu zevkli aşamayı uzatmak için duyumlarını bastırarak erteler. Ancak sonunda geriye dönüşü olmayan bir noktaya gelinir ve işe artık refleksler el koyar, yani iradenin kontrolü ortadan kalkar, olay otomatikleşir. Reflekslerin hakim olmasıyla başlayan süreç programlanmıştır, erkek bunu kesemez. Aniden penisin dip tarafındaki kas yapısının tümünde bir kasılma dalgası gelişir. Fiziksel ve duygusal coşku son safhadadır. Cinsellik üzerine yoğunlaşma giderek artar, penis dölyolundan içeri ve yukarıya doğru itilip çekilerek kıvrakça hareket ettirilir. Artık soluksuz bir acele vardır. Yine tamamen refleks sonucu idrar yolunun etrafındaki kaslar ard arda 6 -7 kez kasılırlar. Bu haz veren spazmlar, idrar yolundaki meniyi beyaz damlalar veya ufak bir akıntı halinde dışarı fışkırtır. İşte bu karışık haz duyumları, yükselip taşan sıcak meni, iç kasların sık sık kasılması ve her şeyi kaplayan yoğun bir coşku duygusu, meni boşalmasıyla tamamlanan orgazmı oluştururlar.

    Boşalma için gereken süre çok farklı olabilir. Kontrolün zayıf olduğu bir durumda, 30 saniye içinde bile gerçekleşebilen boşalma olgusu, hünere veya coşku düzeyinin düşüklüğüne bağlı olarak örneğin 30 dakika ertelenebilir de. Kuramsal olarak boşalmanın istendiği kadar ertelenebileceği düşünülse bile, gerçekte, penisin acısı ve hafifçe şişen erbezlerinin verdiği rahatsızlık cinsellik seansını genellikle bir saate sınırlar. Akıtılan meni miktarı 2 ile 6 mililitre arasındadır. Bunu izleyen boşalmalarda miktar çok daha az olur. Boşalma sonunda penis yavaş yavaş sertliğini kaybederek eski yumuşak haline döner.

    Bir erkek, ne sıklıkta yeni bir orgazma ulaşabilmelidir sorusu geçersiz bir sorudur; çünkü bireyden bireye cevap farklı olacaktır. Ayrıca bir erkeğin arka arkaya orgazma gelme yeteneği, yaşı arttıkça düşme eğilimi gösterir. 1920'lerde ölen Amerikalı gazeteci yazar Frank Harris'in bu konudaki şakacı sözleri gerçeği çok iyi yansıtmaktadır. Harris, çocukken babasının ona önce basit bir tüfek verdiğini söyler. Sonra bir çiftesi olur. Yetişkin bir adam olduğundaysa, bir makineli tüfek kullanır. Oysa cinsel yetenek açısından durumunun bunun tam tersi olduğunu söyler. Harris, delikanlıyken makineli tüfek gibidir. Ama yıllar içinde bir tek atımlık tüfek olmuştur. Biraz garip bir dille anlatılmış olmakla birlikte Frank Harris'in söyledikleri gerçeği yansıtmaktadır. Dr. Alfred Kinsey, "Sexual Behaviour in the Human Male" adlı raporunda 15 yaşındaki erkeklerin % 20 kadarının arka arkaya orgazma geldiklerini, bu oranın 25 yaştakiler için % l0'dan daha az olduğunu, 40 yaşındakiler için % 5'in de altına düştüğünü bildirmektedir. Yine Kinsey'in raporuna göre; ortalama bir erkeğin bir hafta içinde ulaştığı orgazm sayısı 2,5 dolayındadır. Bu sayı, bireyden bireye değiştiği gibi, doğal olarak yaşları genç olan erkekler için daha yüksektir. Yetişkin erkeklerin ancak % 8'i, haftanın her gecesi sevişme eğilimindedir; oysa tüm erkeklerin % 15 kadarı iki haftada bir kez orgazma ulaşmaktadır.

    Erkek Orgazmı Farklı Mıdır ?

    Masters ve Johnson'un kadınlarda birkaç farklı orgazm kalıbı bulunduğu, buna karşılık erkeklerde yalnızca tek tip orgazm görüldüğü yolundaki tezi genellikle kabul görmüştür. Ancak bugün, bunun geçerli olmadığı yolundaki görüşler vardır. Bazen boşalmadan önceki coşkulanma o kadar yoğun olabilir ki, adeta uzunca bir orgazm gibidir; bu durumda bizzat boşalma, sürece herhangi bir şey eklemediği gibi artık doruğu değil, doruktan inişi oluşturur. Bundan başka erkeklerde de kadınlarda olduğu gibi çoklu orgazma rastlandığı iddia edilmektedir. Erkek, arka arkaya ılımlı orgazmları andıran doruk noktaları yaşamakta ve ancak bunların sonuncusunda boşalmaktadır. Erkekler için geçerli olduğu öne sürülen bir başka orgazm kalıbı da, boşalımın bitmesinden sonra bile kesilmeyen sürekli havsala kasılmalarıdır. Bu kasılmalarla birlikte duyulan yoğun haz, bazen boşalma sırasında duyulan haza eşit kıvamda olabilmektedir.

    Sık sık eşanlamlı olarak kullandıkları halde, boşalma ve orgazmın iki ayrı olgu olarak ele alınmasının yararlı olduğu kabul edilir. Boşalma, meninin penisten fışkırmasını içeren fiziksel sürecin adıdır. Oysa orgazm, insanın hissettiğidir. Genellikle ikisi birlikte gerçekleşir, yani insan bir yandan boşalırken bir yandan da müthiş yoğun bir hazza kapılır. Ancak bunlardan herhangi biri, diğeri olmaksızın da gerçekleşebilir. Bir erkek boşalmadan da orgazmlar yaşayabilir. Bazı erkekler kendilerini buna alıştırmışlar ve kadınlarda olduğu gibi çoklu orgazmlar yaşayabilmektedirler. Bazıları ise boşalmadan çok önce, çok yüksek duygusal doruklara ulaşabildiklerini bildirmişlerdir. Bu kişiler orgazmın ancak kasılmalarla gerçekleştiği şeklinde alışılagelmiş tanımı aşabilseler, bu duygusal dorukları da orgazm olarak niteleyeceklerini söylemişlerdir. Erkeğin boşaldığı, yani meni fışkırttığı, ama duygu düzeyinde pek bir hareket olmadığı durumlara daha çok rastlanmaktadır. Eğer bir insanın başına bu olay pek sık gelmiyorsa, bir sorun yok demektir. Ancak orgazmlarını güçlendirmek için uzmanlara başvuran erkeklerin sayısı çok az değildir. Doyum duygusunu arttırabilecek en temel adım, yaşanan cinsel ilişkiye tam anlamıyla katılmaktır. Pek çok insan, yaptığı işin beğenilip beğenilmeyeceğini ya da eşinin tatmin olup olmadığını düşünmekten kendi duyumlarına dikkatini veremez. Oysa bu yapıldığı takdirde alınacak haz kesinlikle artacaktır. Sevişme sırasında erkeklerin kendilerine uyguladıkları kontrolün biraz gevşemesi de doyum duygusunu güçlendirici bir etki yapabilir. Hareket, soluma ve seslerini kısıtlayarak, pek çok erkek orgazmdan alacakları hazzı da sınırlamaktadır. Kasılarak, boşalma işlemini gerçekleştiren adaleleri güçlendirmek de orgazm sırasındaki duyumları daha yoğun olarak algılamaya yardımcı olabilir. Aslında Dr. Kegel tarafından kadınlar için geliştirilmiş olan bazı hareketlerin erkekler için de uygulanması mümkündür; bu şekilde kaslar güçleneceği gibi penis civarındaki kan dolaşımı da düzenlenecektir. Sertleşmenin, artan kan akımı ile gerçekleştiği düşünülürse, bu hareketlerin sağlayabileceği yarar da daha kolay anlaşılabilir.

    Erkekler de farklı orgazmlar yaşayabilirler. Bazı orgazm türleri ancak "nöbete kapılma" olarak tasvir edilebilir. Ama orgazmın, haz duyumuna verilen yoğun bir tepki olduğu düşünülürse, bunda yadırganacak bir yan olmadığı hemen ortaya çıkar. Dr.Kinsey'e göre erkeklerin % 20'sinin ılımlı bir orgazmı olmaktadır; penisteki nabız atışı anormal güçlü değildir ve fışkırma yerine damlama söz konusudur. Erkeklerin % 45'i orgazmda kaskatı kesilir, bir ya da iki ayağında birden, ağzında, kollarında veya vücudunun başka noktalarında seyirme görülür.

    Erkeklerin % 17 kadarının bacak kasları düğümlenir, ani seyirmeler, göz dalmaları ve penisin şiddetle sıçraması gözlemlenir. Yüzde 5 kadarı adeta "çılgınlaşır", konuşmak ve gülmek de dahil olmak üzere değişik tepkiler verir, geri kalan yüzde ise, "aşırı titreme, çökme, beniz atması ve bazen bayılma" gibi tepkiler gösterirler. Bazıları boşalmadan sonra hareket devam edecek olursa müthiş acı çeker ve bağırabilirler.

    Testisler ve sperm



    Testisler (yumurtalıklar veya erbezleri), erkeğin bir cinsel organı olup, meni (sperm-ersuyu) ve seks hormonu üremesini sağlarlar. Penisin altında skrotum denilen bir torba içindedirler. Testisler daha bebek anne karnında iken bebeğin karnında oluşur ve doğumdan öncede normal olarak torbaya inerler. Testisler çift olarak bulunurlar. Çift olmasının amacı eğer bir tanesine bir şey olur ve çalışamaz hale gelirse diğeri ile kişinin üreme ve hormonal faaliyetinin devam etmesi içindir. Yumurta şeklinde ve hafifçe basıktırlar. Büyüklükleri kişiden kişiye değişmekle beraber, her biri ortalama 20-30 gr ağırlığında, 4-5 cm uzunluğunda ve 2-2,5 cm kalınlıktadırlar. İkisi de yaklaşık aynı büyüklüğe sahiptir ama sol taraftaki biraz daha aşağıdadır.
    bullet
    Üreme kanallarından boşaltılan meniyi üretirler
    bullet
    Direk olarak kan damarlarına gönderilen hormonları üretirler.

    Testisler neden torba içinde ve vücut dışındadır? Torbanın amacı hem testisleri darbelerden korumak ve de esas olarak vücut ısısından daha düşük ısıda tutmaktır. Bildiğimiz gibi vücut ısımız ortalama 36.6° C olup, testislerin sağlıklı sperm üretebilmesi için bu ısıdan yaklaşık 2-2.2° C daha düşük ısıda çalışmaları gerekir.

    Testisin tek olması kısırlık veya hormonal eksiklik yapar mı?
    Hayır bir tane olması bile yeterlidir.